Kırmızı akşamlardayım yine.. kırmızı. yıldızlar, yatağım, pencerenin kenarları kırmızı ..siyahla dans ediyor kalbimin etrafında dönerek, ayinini gerçekleştirmenin huşusuyla.. yarı uyanığım huzursuzluğumda...bir an önce uyuyup sınırı geçmek istiyorum . Farkında olmadan, kırmızıyla boğuşmaktan yorgun düşmüşüm. İki farklı tanrıdan birinin egemenliğindeki siyah krallık yavaş bir dokunuşla eriyip gitmiş ışığın parmakları arasından süzülürcesine...
Sanki kırmızı bir rüya gördüm..
Mavi siyah gecelerimden nadiren kayarım kırmızıya doğru ; huzurumun dürtüklenip uyandırıldığı zamanlar. Bilinçsizce hayatıma çağırdığım ruhun ‘hoşgeldin’ partisini henüz atlatmışken, belirsizlik bulutunun çökmesiyle yağar kırmızı yağmur... Hoş geleni sanal iplerle bağlamanın bu denli saçmalığını savunurken, bir iç güdüyle, fıldır fıldır ‘olmayan’ ipi yastığımın altında ararken yakalarım kendimi. Hep kırmızının etkisi altındayken, farkında olmadan hoş.